21 Ekim 2011 Cuma

30 Yıldır aynı hikaye

Bu hafta yaşadığımız, tüm Türkiye'yi derinden yaralayan ve 24 gencimizin  hayatını  kaybetmesi ile 18  gencimizin yaralanması ile sonuçlanan terör olayı ile ilgili sosyal ağlarda, internet sitelerinde, yazılı basında, radyo ve televizyonlarda bir sürü yazılar yazıldı, yorumlar yapıldı, demeçler verildi, kinler kusuldu. Ben de kendi adıma iki satır bişiler yazıp, 30 yıldır bitmeyen sorunu kendi açımdan yorumlamak ve farklı bakış açıları getirmek istedim.

1984 senesinde Eruh baskını ile başlayan terör, nerdeyse 30 senedir hiç değişmeden devam ediyor. 30 senedir, iktidardaki başbakanlar, muhalefet liderleri, generlkurmay başkanları, teröre lanet okuyorlar, bıçak kemiğe dayandı diyorlar, cezalarını çekecekler diyorlar, artık bu işi bitiriyoruz diyorlar falan filan. İnsan hafızası acı hatıraları zamanla unuttuğu ve ateş düştüğü yeri yaktığı için, biz her seferinde unutuyoruz ama 30 senedir ne yapıldıysa yapılsın, ne edildiyse edilsin yine de bu iş malesef çözülemedi. Herkes kendi iktidarında bir şeyler yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Demek ki bugüne kadar yapılmamış bazı işleri yapmak ve yeni stratejileri hayata geçirmek gerekiyor. Yirmili yaşlarda, doğru düzgün savaş eğitimi görmemiş gencecik çocukların savaşmasıyla, kanla, topla, tüfekle bu işin olmayacağı aşikar. Olsaydı bugüne kadar 50 kere olurdu. Yeni bir düşünce içerisinde olup, işi kökünden çözecek adımlar atmak ve bunun içinde aslında çok bariz olup kimsenin görmediği bir durumu görmek gerekiyor.

PKK denen terör örgütü, kürt vatandaşlarının yaşadığı köy ve kentlerden kendisine asker buluyor. Bu militanlar ya sınır ötesine geçip, Kandil ya da benzeri kamplarda eğitim görüp, yaşıyorlar, ya da zaten TC topraklarında yaşadıkları köylerde ya da kentlerde gündüz gezip tozup akşam dağa çıkmak kaydıyla militan oluyorlar. Sınır ötesine geçip, orada yaşayıp, terör yaratmak için TC topraklarına gelen militanları ele alırsak şunu diyebiliriz ki; bir kere, iki ülkeyi birbirinden ayıran sınır denilen hat, çift taraflı korunması gereken bir yerdir. Sınırın bir tarafında TC ye ait karakollar var iken, diğer tarafında komşu devlet kimse ona ait karakolların olması gerekir. Sizin komşu devletiniz eğer sınırlarını düzgün denetleyen ve kendi toprakları içinde tam kontrole sahip bir ülkeyse zaten o ülkeden sizin tarafa kimse elini kolunu sallayarak geçemez. İran, bu konuya verilecek en güzel örnektir. PKK örgütü, İran tarafından sınırı geçip baskın yapamamıştır. Çünkü sınırın diğer tarafını, İran çok güzel bir şekilde kontrol etmektedir. Hatta kendi ülkesinde PKK nın diğer bir kolu kabul edilen PJAK ile savaşmakta ve nefes bile aldırmamaktadır.  Sınır ihlali, hala doğru düzgün bir devlet olamamış, Irak'tan ve zaten kendi eliyle PKK yı beslediği herkesçe bilinen Suriye'den olmaktadır. Bu konuyla ilgili yapılacak şey çok basittir; PKK 'yı değil, Irak ve Suriye'yi muhatap almak gerekir. Onlara, kendi topraklarınızda barınan PKK adlı terör örgütünü siz yok etmezseniz ben size savaş açıcam, çünkü siz bana zarar veren bir örgütü besliyorsunuz demek gerekir. Bu işi savaşarak çözmenin bundan başka yolu yoktur.

Sınır ötesine geçmeyip, zaten TC topraklarında yaşayıp, gündüzleri kahvelerde pinekleyip, aylaklık edip, akşamları dağa çıkan militanlar için de yapılacak şey basittir. Kimse anasının karnından militan olarak doğmaz, işsizlik, güçsüzlük, cahillik gibi sebepler insanların kolay kandırılmalarına sebep olur. Bütün gün boş boş oturan ve herhangi bir vizyona sahip olmayan gençler bir süre sonra üç kuruş para için, ya da boş kalmış kafa ile kolayca dolduruşa getirildiklerinden ya da sıkıntıdan, belki de zorla, bir anda kendilerini örgütte bulurlar. Halbuki eğitim görmüş, iş bulmuş, refahı artmış, ekonomik seviyesi yükselmiş bir birey, hele kapitalizmin olmazsa olmazları ile tanışmış, hep daha fazlasına ihtiyaç duymaya başlamış bir birey, hiç bir şekilde işini gücünü bırakıp, dağa çıkıp, o sefaleti yaşamak istemez. Bütün gün işiyle gücü ile uğraştığından, akşam evine yorgun argın gelip, iki lokma yemeğini yer ve uyur. Boş bir kafa şeytanın çalışma odasıdır, ama meşgul beyinlerin boş işlerle uğraşacak zamanları yoktur.

Terör nerdeyse 30 yıldır, güneydoğuyu vuruyor. Bu zaman zarfında 30 bin asker şehit oldu, en az 50 bin TC vatandaşı genç de, işsiz güçsüz olduğu için vaatler ve boş ideallerle kandırıldı, örgüte katıldı ve can verdi. Bu ülke, her iki taraftan 80 binden fazla vatandaşını, hiç biryere varmayan ve varmayacak olan, sadece silah tüccarları ile bölgede karışıklık isteyen derin devletlerin tetiklediği bir savaşa kurban verdi. Eğer 30 sene öncesinde bu olaylar başladığında, doğuya yatırım yapılsaydı oradaki gençler terör örgütüne katılmayacak, Türk ordusunun gencecik askerleri şehit olmayacaklardı.

Bu meselenin malesef başka türlü çözüm yolu yoktur. Karnı doyan, ekonomik olarak refah seviyesine ulaşmış bireyler, otoriteye karşı baş kaldırmazlar. TC nin batısının sahip olduğu refaha, doğusunun da sahip olması durumunda, PKK nın en önemli asker bulma kaynağı elinden alınmış olacaktır. 30 senede, savunma sanayi ve PKK ile savaşa harcanan paralar ile çok rahat doğu illerimize yatırımlar yapılabilir ve oralar batı illerimiz seviyesine getirilebilinirdi. Hiç bir şey için geç kalınmış değildir. Tüm dünyanın ekonomik krizde yara aldığı bir ortamı, benzer krizi daha evvel yaşayıp, dersler çıkardığı için yaşamayan bir Türkiye, doğu illerine yatırım yapabilecek güçtedir. Bir diğer taraftan Irak ve Suriye, tek muhatap olarak ele alınmalıdır. Arap baharı sebebiyle gergin olduğumuz Suriye'ye tazyik yaparak, Irak ile de Barzani cephesine bastırılarak bu iş çözülür.

Şimdi, bütün bu yazdıklarımın bu kadar zamandır sadece benim aklıma mı geldiğini düşünüyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz demektir. 30 senedir iktidar olmuş hükümetlerin danışmanları ve stratejistleri bu ve bunlara benzer stratejileri eminim 50 kere düşünmüşlerdir. Bazı sebeplerden yapmak istememiş olabilirler, ama artık günümüzde gelinen durum korkutucudur, O zamanlar yapılması uygun görülmediyse de bugünler de muhakkak uygulanmalıdır. Aksi takdirde otoritelerin samimiyetlerinden şüphe edilecek ve bunun vebali ilerde çok daha ağır olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder