MUHTEŞEM YÜZYIL KÖSEM
Geçtiğimiz yıllarda Muhteşem Yüzyıl dizisiyle büyük başarı
elden yapımcı Timur Savcı, yeni dizisi Kösem Sultan ile dün evlerimize yeniden merhaba
dedi. Tarih merakım yüzünden koyu bir izleyicisi olduğum Muhteşem Yüzyıl’ın yeni
dizisi olan Kösem Sultan’da da aynı tadı aldığım için çok mutlu oldum. Timur
Savcı, Osmanlı’nın gerçekten çok önemli dönemlerine parmak basıyor. Muhteşem
Yüzyıl’da Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan aşkını anlatırken, tarihi
gerçeklere çok bağlı kalarak ve satır aralarında Anadolu’daki isyanlardan tutun
da, evliyalara, dervişlere kadar değinen bir projeye imza atmıştı. Neticesinde
çok okumayan, çok irdelemeyen insanlara bile, bir yandan aşkı anlatırken, diğer
bir yandan bir tarih kitabı kadar olmasa bile o dönemin tarihini, kardeş
savaşlarını, babanın evlada düşmesini, Osmanlı’daki iyi ve kötü uygulamaları anlatmış
ve öğretmiş oldu. Bence Türk televizyonculuk tarihinin gelmiş geçmiş en iyi
dizisi Muhteşem Yüzyıl’dır.
Muhteşem Yüzyıl Kösem ise, halefi gibi aynı hızda başladı. Kostümleri,
dekorları, mekanları, oyunculukları, çekimleri ve hikayesi ile Muhteşem Yüzyıl’ı
aratmayacağı kesin. Ben burada bilmeyenler için neden Kösem Sultan? Biraz onu
anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle Mahpeyker Kösem Sultan, Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en kudretli, en güçlü ve en uzun hüküm sürmüş kadın lideridir.
Osmanlı’da kadınlar padişah olamadıkları için bir Kraliçe Elizabeth olamamıştır
ama yaptıkları ve kararları ile, hiç de azımsanmayacak bir süre Osmanlı’nın tek
hakimi olmuştur. Tam 6 padişahın devrinde hüküm sürmüştür ki, zaten 36 tane
olan Osmanlı padişahları içerisinde bu sayı oldukça önemlidir. Sırasıyla eşi
Sultan I.Ahmet, eşinin kardeşi I.Mustafa, üvey oğlu Genç Osman, kendi oğulları
IV.Murat ve İbrahim ve torunu IV.Mehmed’in saltanatları sırasında neredeyse tek
hakim şeklinde alınan kararlarda ve yapılan uygulamalarda söz sahibi olmuştur.
1603-1651 yılları arasında padişah kim olursa olsun, perde arkasındaki hükümdar,
Mahpeyker Kösem Sultan’dır.
Osmanlı’yı, Avrupa’daki diğer krallıklardan ayıran en büyük
özelliklerden biri de yönetim yapısındaki farklılıktır. Avrupa’daki herhangi
bir krallıkta, baş hükümdar olan kraldan sonra, 2.sırada söz sahibi olan kişi kralın
eşi olan kraliçedir. Oysa Osmanlı’da baş hükümdar olan padişahtan sonra,
2.sırada söz sahibi olan kişi padişahın annesi, valide sultandı. Padişahın
eşleri anca evlatları saltanat koltuğuna oturursa söz sahibi olabilirlerdi. Mahpeyker
Kösem Sultan, bu yapının tüm avantajlarından faydalanarak ve eşi I.Ahmed’in de
genç ve kendisine delice aşık olmasının verdiği özgüvenle, eşinin döneminden
başlayarak torununun dönemine kadar sadrazamlar, yeniçeriler, paşalar arasında
etkin ve söz sahibi olmuştur.
I.Ahmed,14.padişahtır, 14 yaşında tahta çıkmış ve 14 sene
tahtta kalmış, sonra da yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 28 yaşında
hayata gözlerini yummuştur. Bizler genç yaşında dünyadan göçmesine rağmen çok
doğru kararlar alan ve Osmanlı’nın silkelenmesini sağlayan bu padişahın ismini
köfteci, meydan vs isimlerinin önüne koysak da, I. Ahmed, Osmanlı’daki en
önemli padişahlardan biridir. Yaptığı en
önemli ıslahat, dizide de ilk bölümde gösterilen, Fatih Sultan Mehmed’in
koyduğu kardeş katli yasasını ortadan kaldırmaktı. Aslında kardeş ya da akraba katli,
Fatih’ten çok önce, ta Osman Gazi döneminde bile olan ve uygulanan bir durumdu
ki, Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi ölünce, liderlik için söz sahibi olmasın
diye amcası Gündüz Alp’i öldürtmüştü ama yine de kanun haline getiren Fatih
Sultan Mehmed’dir.
I.Ahmed’in kardeş katli yasasını kaldırma sebebi, gerçekten
dizide de anlatıldığı gibi babası III. Mehmed’in tahta çıkar çıkmaz 19
kardeşini öldürtmesine ve saraydan minicik tabutlar çıkmasına tanık olmasındandır.
Adil, yumuşak yürekli, akıllı ve kararlı bir padişah olan I.Ahmed, kardeş
katlini kaldırtarak yaşça en büyük kardeşin ilk önce tahta çıkmasını
kanunlaştırmıştır. Bu kanun ilk başta çok hümanist gelse de, bazı tarihçiler
tarafından aslında Osmanlı’nın gerileyişini hızlandıran kanunlardan biri olduğu
kabul edilir. Çünkü kardeşler birbirleri ile taht için kavga ederken, aslında
en güçlü, en hin, en kurnaz, en stratejik kararlar alabilen, en soğukkanlı ve
en sevilen-desteklenen kardeş diğerlerine baskın çıkıyor ve bir anlamda
bileğinin ve aklının gücüyle diğerlerini bertaraf ediyor ve Devlet’i Aliye’yi
yönetme hakkında sahip oluyordu.
I.Ahmed’den sonra kardeşler sırayla tahta geçtiklerinden
aralarında basiretsiz ya da akıllı olmayanların da tahta çıkması, Osmanlı’ya
güç ve zaman kaybettirmiştir olarak yorumlanmaktadır. Ben naçizane bu fikre hem
katılıyorum, hem katılmıyorum. Her ne kadar Osmanlı tahtı, kanunen yasak olsa
bile her an öldürülme korkusu yaşayan ve kafayı oynatan padişahlara (I.Mustafa,
I.İbrahim) zaman zaman kalsa da bunların hükmü çok uzun sürmemiş, ama
basiretsiz ya da eğlence hayatına düşkün olanlar, Osmanlı’nın bayağı bir geride
kalmasına sebep olmuşlardır. Öte yandan Devlet-i Aliye’nin en büyük 2
hükümdarı, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın taht mücadelesi
vermemesine rağmen yani mevcudun en güçlü ve en akıllı hükümdar adayı
olduklarını kanıtlayamadan taht onlara altın tepside sunulmuş olmasına rağmen de
yaptıkları ortadadır. Biri İstanbul’u
fethetmiş ve Osmanlı’yı imparatorluk haline getirmiş, diğeri de imparatorluğu
döneminin en güçlü devleti haline getirmiştir. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun,
tarihin sayfaları arasında yerini almasının sebebi sadece sultanlarının
basiretsizliğine bağlanamaz çünkü 19-20 yüzyıllar tüm dünyada demokrasi, ve
özgürlükler çağı olarak adlandırılır. Günümüzde de zaten monarşi, sadece birkaç
ülkede o da sembolik olarak devam etmektedir. Yani kardeş katli devam etseydi
de sonuç kaçınılmaz olacaktı, emin olun.
Kösem Sultan, eşi I.Ahmed’i genç yaşta kaybedince, mecburen I.Mustafa’nın
tahta çıkmasına seyirci kaldı ama I.Mustafa’nın, zamanında öldürülme korkusu
yaşaması sebebiyle psikolojisinin bozuk olmasını kullanarak, akli dengesinin
yerinde olmadığını ileri sürerek, 3 ay sonra tahttan indirtmiş yerine de üvey
oğlu Genç Osman’ın çıkmasını sağlamıştır. Genç Osman’da tahta çıktığında oda
babası I.Ahmed gibi 14 yaşındaydı. Atik, akıllı, sportmen ve doğru kararlar
alan bir padişahtı ama yeniçerilerin başlarına buyruk olmaları yüzünden orduda
ıslahat yapmak istemesi ve hacca gideceğini ifade etmesi üzerine (Osmanlı
padişahlarının hacca gitmesi kanunen caiz değildi) yeniçeriler, Kösem Sultan’ın
dolduruşa getirmesiyle sarayı bastılar ve 18 yaşına girmiş olan Genç Osman’ı
Yedikule zindanlarına götürerek orada katlettiler. Yeniçeri o hızla tekrar
I.Mustafa’yı tahta geçirdi, ama Kösem Sultan paşalarla yaptığı kulislerle
I.Mustafa’yı yine 1 sene sonra tahttan indirtti ve eşi I.Ahmed’in ölümünden 5.5
sene geçmiş olmasına rağmen oğlu IV. Murad’ı 11 yaşında tahta geçirdi. Aslında
Kösem Sultan'a kalsa eşi ölür ölmez oğlunu tahta geçirmek isterdi ama o zamanlar
IV.Murat 5 yaşındaydı ve oğlunun çok küçük olması elini kolunu bağlıyordu.
IV.Murad, tahta geçtikten sonra 20 yaşına gelene kadar
toplam 9 sene, İmparatorluğun tüm idaresi Kösem Sultan’ın elindeydi. Hatta oğlu
IV. Murad, cariyelerle halvet edip onlardan birini gözde beller ve onun etkisinde
kalarak kendi sözünü dinlemez diye oğlu yeter artık diyene kadar, IV.Murad’ı
içoğlanlarıyla görüştürdü. IV. Murad’ın kadın yüzü görmesi ancak 20 yaşına
gelip mutlak iradeyi eline almasıyla nasip oldu. IV.Murad, gözüpek ve akıllı
bir padişahtı. Aldığı acımasız kararlarla imparatorluğun eski şaşalı günlerine
dönmesine kesin gözüyle bakılıyordu ama, 1640 tarihinde 28 yaşındayken gut
hastalığından vefat etmesi, yine devleti çalkantıya düşürdü.
Kösem Sultan bu sefer de diğer oğlu İbrahim’i tahta
çıkarttı. İbrahim’de amcası I.Mustafa gibi oda hapsinde tutulmuş ve her an ölüm
korkusuyla yaşamış ve bundan dolayı psikolojisi bozulmuş bir sultandı. Gergin,
ürkek ve endişeli tavrı ülkeyi layığıyla yönetmesini engelliyordu. Kösem
Sultan, İbrahim’in 8 yıllık saltanatı boyunca yine perde arkasından ülkeyi
yönetti. Seferleri organize etti, yeniçerinin moralini yükseltti, paşaların
çıkar çatışmalarını idare etti, bir padişahın yapması gereken ne varsa yaparak
işlerin devamlılığını sağladı. Tüm gayretlerine rağmen, sadrazam Sofu Koca
Ahmet Paşa, padişahın yetersizliğini öne sürerek fetva aldı ve İbrahim’i
tahttan indirtti. Sultan İbrahim, tahttan indikten 11 gün sonra da katledildi.
Sultan İbrahim’den sonra, Osmanlı’da tahta çıkma yaşı iyice
aşağı çekildi. Kösem Sultan’ın torunu ve İbrahim’in oğlu IV.Mehmed (Avcı Mehmed
diye de bilinir) 1648 yılında 6 yaşında tahta çıktı. E hal böyle olunca yine devleti
idare etme görevi Kösem Sultan’a kalıyordu ama artık bir rakibi vardı. Oğlu Sultan
İbrahim’in eşi ve IV.Mehmed’in annesi Turhan Sultan.
Kösem Sultan, gelini Turhan Sultan’ın kendisi için bir
tehdit olduğunu anlayınca torunu IV.Mehmed’i tahttan indirtip yerine daha
uyumlu olduğu, Saliha Dilaşub Sultan’dan olma, yine aynı yaştaki bir diğer
torunu olan II. Süleyman’ı tahta geçirmek istedi ama Turhan Sultan bu hamleleri
önceden sezdi, 48 yıldır iktidarda söz sahibi, 20 yıl ise iktidarın tek hakimi
olan Kösem Sultan’dan bıkmış ne kadar paşa, asker varsa etrafında topladı ve onlarında
desteğiyle bir gece 120 kadar Zülüflü Baltacıya haremi bastırarak, haremin
koridorlarında Kösem Sultan’ın vahşice katledilmesini sağladı.
Mahpeyker Kösem Sultanın Devlet-i Aliye tarihindeki yeri çok
özel ve kıymetlidir. Kendisiyle benzer olarak addedilen, Hürrem, Nurbanu,
Safiye, Turhan ve Gülnuş sultanların dönemlerine göre çok daha zor, çetin ve
çalkantılı bir dönemde çok daha etkili bir siyaset izlemiştir. Diğerleri,
eşleri ya da oğullarını etkileyerek söz sahibi olmaya çalışırken Kösem Sultan
IV.Murat ve Sultan İbrahim dönemlerinde günahıyla-sevabıyla toplam 20 yıl bir fiil imparatorluğu
yönetmiştir. Güçlü iktidarı, devletin tüm kademelerinde saygı görmüş ve
haremden çıkan bir kadın olarak bu kadar çok sorumluluğun altına girmesi ve
bunlardan da dönemin şartlarına göre layığıyla altından kalkması taktire
şayandır.
Kösem Sultan’ın görkemli ve güçlü yaşamına karşın, üzücü ve
trajik ölümü kadar, zenginliği ve yaptırdığı eserler de önemlidir. Devletin her
yerinde onlarca kervansaray, köprü, çeşme, medrese ve mescit yaptırmıştır.
Muazzam servetiyle bağışlar yapmış, imarethaneler açmıştır. Serveti o kadar
fazlaydı ki, öldüğünde el koyulan hazinesi, devletin hazinesine eklenmiş ve o
zamanlarda yaşanan para darlığı giderilmiştir.
İşte bu Osmanlı İmparatorluğu tarihinden fırtına gibi geçen, ülkeyi yöneten, padişahlara taht veren taht alan, savaşlara ve barışlara hükmeden, Devlet-i Aliye tarihinin en güçlü kadın şahsiyetini, belki de ismi öyle geçmese de tek kadın padişahını Beren Saat canlandıracak. Müthiş bir başlangıç yapan Muhteşem Yüzyıl Kösem ‘in gün geçtikçe daha çok kişiyi ekranlara mıhlayacağını ve Hülya Avşar’ın güzel oyunculuğuna Beren Saat’in de katılımıyla dizinin ikinci bir efsane olacağına eminim. Her ne kadar dizinin yapımcısından, kostümcüsüne, senaristinden, oyuncusuna kadar her şey dört dörtlük olsa da, ben burada yazdığım 3-5 satır yazıyla, Kösem Sultan’a biraz olsun daha dikkatinizi çekmeye çalıştım. Umarım sizde de merak uyandırmışımdır
İşte bu Osmanlı İmparatorluğu tarihinden fırtına gibi geçen, ülkeyi yöneten, padişahlara taht veren taht alan, savaşlara ve barışlara hükmeden, Devlet-i Aliye tarihinin en güçlü kadın şahsiyetini, belki de ismi öyle geçmese de tek kadın padişahını Beren Saat canlandıracak. Müthiş bir başlangıç yapan Muhteşem Yüzyıl Kösem ‘in gün geçtikçe daha çok kişiyi ekranlara mıhlayacağını ve Hülya Avşar’ın güzel oyunculuğuna Beren Saat’in de katılımıyla dizinin ikinci bir efsane olacağına eminim. Her ne kadar dizinin yapımcısından, kostümcüsüne, senaristinden, oyuncusuna kadar her şey dört dörtlük olsa da, ben burada yazdığım 3-5 satır yazıyla, Kösem Sultan’a biraz olsun daha dikkatinizi çekmeye çalıştım. Umarım sizde de merak uyandırmışımdır
Hepinize iyi seyirler.