1 Ekim 2013 Salı

FATİH

MedYapım'ın sahibi Fatih Aksoy, Fetih 1453 filminde yakaladığı başarıyı, Muhteşem Yüzyıl'ın elde ettiği ticari ve sanatsal başarıdan da etkilenerek, bu sefer Fatih Sultan Mehmet'in fetih sonrası hayatını konu alan bir dizi yaparak devam ettirmek istedi ve FATİH dizisi ilk defa dün gece evlerimize konuk oldu. Tarihe olan merakım, konu ile ilgili çalışmalarım ( bkz. Fetih 1453 adlı blog yazım) , dönem ile ilgili okuduğum sayısız kitaptan yola çıkarak bazı tespitler yapmak istedim.


Ayasofya'nın Bizans İmparatorluğu zamanındaki hali.
1- Ayasofya'yı 4 minareli göstermişler, büyük bir tarihi hata olmuş. Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra, sadece ahşap bir minare yaptırmıştır, o da günümüze gelememiştir. Oysa dizide bugünkü minareler gözükmektedir. Minarelerden ikisinin II Bayezid döneminde, diğer ikisinin ise Mimar Sinan tarafından yapıldığı düşünülmektedir. 


Bu resimdeki gibi tek minareli bir hali gösterilmeliydi.
2- Dizi, Muhteşem Yüzyıl'ın taklidi gibi olmuş. Muhteşem Yüzyıl'ın ilk bölümünde Sultan Süleyman'ın adaletinin herkes için eşit olduğunu, en üst düzeydeki bir görevliyi, bir Kaptan-ı Derya'yı bile gerektiğinde cezalandırabileceğini anlatmak için halka kötü kötü davranan malını parasını gasp eden divan üyesi Kaptan-ı Derya Cafer ağa (İlker Aksum) idam edilmişti, FATİH dizisinde de aşağı yukarı aynı sebeplerle bu sefer Fatih Sultan Mehmet'in adaletini göstermek için vezir Rum Mehmet Paşa idam edildi. Benzerlikler tabi ki bununla kalmadı, akşamcıların takıldığı meyhane bile Muhteşem Yüzyıl'da ki meyhanenin birebir aynısı neredeyse. Padişahı zehirleme ya da başka suikast teknikleri ile öldürme teşebbüsleri de aynı şekilde ve neredeyse aynı sırada işlenmiş. Şehzade anaları arasındaki çekişme de sanki Muhteşem Yüzyıl'dan copy paste yapılmış gibi. Bir an Gülbahar Sultan mı konuşuyor yoksa Mahidevran Sultan mı anlamadım. Çok da eleştirel bakmamak lazım, önünde Muhteşem Yüzyıl gibi bir başarı hikayesi olunca insan ister istemez kıyaslıyor ve benzerlikler hemen dikkat çekiyor ama dizi, Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam adlı dizinin akıbetine uğramak istemiyorsa bayrağı çok daha yukarı taşımalı. Politik bir desteği var mı ya da ilerde ki bölümlerde tarihte geri gitmeler, geçmişi anlatmalar gibi modifikasyonlar ile çıta yükseltilecek mi bilemem ama şimdilik dizi, zehirleme, suikast teşebbüsleri ve şehzade analarının çekişmeleri ile geçecek gibi duruyor.


Çiçek Hatun - Cersei benzerliği
3- Dizi, özellikle "haremi değil Fatih'in siyasi hayatını anlatacağız" ilkesi ile başladı ama şimdilik 1470-1481 yılları arasını anlatacak gibi duruyor. Oysa o tarihler arasında bir diziye konu olup rating almayı başaracak kadar kayda değer hiç bir şey yok. 1453 yılından, fethin hemen sonrasından başlasaydı, en azından Konstantinople'un, İstanbul'a nasıl dönüştüğünü ve şehzadelerin büyümesini izlerdik. 1470-1481 arasında anlatılmaya değer sadece şehzade Mustafa'nın ölümü, Otlukbeli savaşı, Boğdan seferi, Bellini'nin Fatih'in resmini yapması ve Otranto kalesinin alınması var. Bu kadar az olayla işi ne kadar uzatabilirler bilemedim. Ha dizi 1 sezon oynayacaksa o başka tabi. 

4- Başlangıç müziği sanki Game Of Thrones'un başlangıç müziği. O kadar benzeyemez. Gamze Özçelik'de Cersei'ye benzeyince bir an ne seyrediyorum şaşırdım. Halbuki yap Gamze'nin saçlarını topuz, olsun bitsin bu iş, benzerlik falan kalmasın. Çok mu zor yani? Tabi ki değil, ama jenerik müziği de bu kadar benzeyince o zaman demek ki bu işler bilinçli yapılıyor diye düşündüm. Benzesin de üzerine konuşulsun, reklamı olsun deniyor belki de, ama eğer öyleyse bu bana göre çok yanlış. Başarıyla reklam olmalı, bu tür şeylerle değil.


Gemilerin karadan Haliç'e indirilişi
5- Diyalogları da hiç beğenmedim, adeta kalıplaşmış cümleler geçidi olmuş. Aceleye getirilmiş, hiç önemsenmemiş, harala gürele yazılmış gibi sanki. "Ülkeler kılıçla fethedilir ama kanunla yönetilir" den başka bir söz kalmadı aklımda, o da çok vurucu olduğundan değil, dün twitterda herkes onu yazdığından aklıma girdi herhalde. 

6- Fetih 1453 filmi senaryosuz bir filmdi. Kendi blog yazımda da hep onu eleştirmiştim. Fatih döneminde olduğu bilinen olayların arka arkaya getirilmesi ile film oluşturulmuştu. Senaryosuz olduğu için de oradan oraya atlayarak gidiyordu, kopuk kopuktu. Animasyonları ve dövüş kareografileri çok başarılı olduğundan ve filmin büyük kısmı savaşı anlattığından, bilinen hikayeleri ( Hz. Muhammed'in fethi müjdelemesi, Eyüp Sultan'ın mezarının bulunması, Fatih'in Yeşilköy'de atını denize sürmesi, gemilerin karadan denize indirilmeleri vb) art arda ekleyerek işi kotarmaya çalışmışlardı ama FATİH dizisi için bunlar yeterli olmaz. Hem anlatılmak istenen dönem öyle bir dönem değil, hem de bu bir dizi film değil.


7- İyi şeyler yok mu? Tabi ki var. Mehmet Akif Alakurt, tip olarak role çok yakışmış. 20 senedir tahtta olan bir sultana göre biraz fazla abartılı, sanki yeni padişah olmuş gibi oynuyor ama önemli değil, zamanla adapte olacaktır. Kostümler, dekorlar çok güzel. Özellikle kılıç ile dövüş kareografisi, Mutheşem Yüzyıl'daki dövüş kareografilerine beş basar. Muhteşem Yüzyıl'da malesef o işi bir türlü layığı ile beceremediler. Fatih Aksoy belki de en iyi yaptığı işi yapacak ve bize Muhteşem Yüzyıl'da yeteri kadar izleyemediğimiz kısımları gösterecek, yani bol animasyonlu ve dövüşlü bir dizi izlettirecek.