Son günlerde yine sıkça bir şekilde, hem ölüm yıldönümünün gelmesi, hem de katillerinin mahkemesinin olması sebebiyle her yerde Hrant Dink’i okumaya başladık. Ölümünün 5. yılı dolayısıyla anma törenleri ve yürüyüşler düzenlendi, herkes yine hep bir ağızdan “hepimiz ermeniyiz”, “mahkemeler hala suçluları cezalandırmadı”, “nerde bu adalet?” vs. gibi sloganlar atmaya başladı. Politik sebeplerle oluşturulmuş, sözde Türk – ermeni anlaşmazlığına, elinden geldiğince yapıcı çözümler üretmeye çalışmış bir gazetecinin suikaste kurban gitmiş olması sonucu, insanların yürüyüşler yapmaları, onu anmaları ve onun için adalet istemelerinde hiçbir gariplik yok. Hatta ben de bu konuda bir an evvel adaletin tecelli etmesini ve katillerin cezalarını çekmelerini gönülden isteyen kişilerin başında geliyorum. Yani buraya kadarki hiçbir şeye, herhangi bir itirazım yok.
Benim itirazım başka bir konuda. Bütün bu toplumsal dayanışmaların yanında, beni son derece rahatsız eden bambaşka bir konu var; o da bizim bu yaşanan bu olaylarda kraldan çok kralcı olarak gaza gelmemiz ve kuklavari bir tavır takınıyor olmamız. Şimdi sorarım size; siz, bu anma törenlerine katılanlar, adalet istiyoruz diye çığıranlar, yürüyüşler de Hrant Dink maskesi takarak yürüyenler, Hrant Dink’in katilleri neden hala cezalarını çekmiyor, neden mahkeme hala sonuçlanmıyor diye bağıranlar; aynı isyankar tutumu Abdi İpekçi için, Çetin Emeç için, Uğur Mumcu için, Bahriye Üçok için, Ahmet Taner Kışlalı için, ya da binlerce kişiye ekmek kapısı olmuş, Türk – Musevi ilişkileri için çok önemli girişimlerde bulunmuş Üzeyir Garih için gösterdiniz mi? Bu kişilerin ölüm yıldönümlerinde anma törenlerine katıldınız mı? Onların maskelerini takıp, hepimiz Uğur’uz, hepimiz Üzeyir’iz dediniz mi? Abdi İpekçi ve Üzeyir Garih cinayetlerinin azmettiricilerinin ve diğer suikaste uğrayan değerli insanların katillerinin bulunması için yürüyüşler yaptınız mı? Onlar için adalet aradınız mı? Faillerinin bulunamamasına isyan ettiniz mi?Ben yukarda ismi geçen bütün değerli insanların, suikaste uğradıkları zamanları daha dün gibi hatırlıyorum. Bu değerli insanlara, Hrant Dink’e gösterilen ilgi ve alakanın onda biri gösterilmedi. Onların failleri için adalet istenmedi. Ölüm yıldönümlerinde yürüyüşler yapılmadı. Bunlar daha mı değersiz insanlardı? Yoksa biz mi kurmalı bebek gibi yine düşünmeden rolümüzü oynuyoruz? Ortada bir ikiyüzlülük mü var? Anlamsız bir gaza gelme mi? Yoksa değerleri bilmeme, onlara sahip çıkmama mı var?
Franz Kafka’nın bundan 100 sene önce kaleme aldığı “Dava” adlı romanında, Joseph K’nın başına gelen olayların benzerlerinin, ta 21.yy da “yok biz o romanın daha iyisini yazarız” dercesine yaşandığı bir ülkenin vatandaşı olarak Hrant Dink için istenen ayrıcalık niye? Ermeni vatandaşlarımızı gerçekten çok takdir ediyorum, kendileri için son derece önemli olan bir kişi için sonuna kadar mücadele ediyorlar, peki biz niye diğerleri için hiç mücadele etmedik? O kadar değerli değiller miydi? Özür dilerim ama bizim yatacak yerimiz yok. Çağdaş medeniyet seviyesine erişmiş bir ülkenin vatandaşları, ya herkes için adalet istemeli, ya da herkes için aynı sessizlikte kalmalı ve konuyu gereken makamlara bırakmalıdırlar. Cumhuriyetin kurulduğu tarihi bir kerede söyleyemeyen, mili marşımızı kimin yazdığı, ya da Kıbrıs’ın nerede olduğu gibi IQ bile gerektirmeyen sorulara cevap veremeyen insanlarımızın Hrant Dink’i de yaşarken tanıdıklarını ve bildiklerini düşünmüyorum. Hrant Dink’i öldükten sonra tanıyan insanların da şimdi onun için isyanlarda bulunuyor olmaları bana çok komik geliyor kusura bakmayın. Yattığı yerden “ vay be kardeşim ben neymişim” diyerek eminim o da gülüyordur bu maskaralığa. Anma törenlerinde yürüyen insanların yarısı vaktiyle Agos gazetesi alıyor olsaydı, gazete heralde tiraj patlaması yaşar, en çok okunan gazeteler arasında ilk üçe girerdi.
Bütün bu yazdıklarımdan Hrant Dink’e ve onun için yapılanlara karşı olduğum gibi zeka özürlü bir yorum çıkarmayın lütfen, ben herkes için adalet olmalı ve herkes için adalet istenmeli diye düşünüyorum sadece. Çünkü siz böyle kişilere özel adaletler istediğiniz sürece çıkan sonuçlardan maalesef hiçbir zaman tatmin olamayacaksınız, ya da tatmin olduğunuzu zannedeceksiniz. Çünkü toplumun her kesimi için uygulanan yasalara adalet, bazı kesimleri için uygulananlara ise iltimas denir. Bu iltiması önce halk yapmaya başlarsa, sonrasında mahkemeler yaptığında söyleyecek sözünüz olmaz. Kaval çalan çobanın peşinden güle oynaya mezbahaya giden koyun sürüleri olmaktan bir an evvel vazgeçmeli, okuyan, öğrenen, irdeleyen, analitik düşünen bireyler olmaya adımlar atmalıyız. Yoksa daha çoook adalet tecelli olsun diye bekleriz, ya da bir gün komşunun evi soyuluyor yetişin diye bağırırken hırsızlar altımızdaki donu alırlar da haberimiz olmaz.