Bir
Contemporary İstanbul sanat fuarını daha geride bıraktık. Türkiye’de son
yıllarda hızla artan sanat ilgisi bu tür fuarlarda da kendini belirgin bir
şekilde hissettiriyor. Art Beat, Contemporary İstanbul, Tüyap sanat fuarı, Abdi
İbrahim’in sponsor olduğu Van Gogh sergisi, Sakıp Sabancı Müzesinin sponsor
olduğu Rembrandt ve çağdaşları ve Claude Monet sergileri bu sene bizleri sanata
doyurdu ve daha ilgisiz olanların bile ilgisini çekti.
Bu
seneki Contemporary İstanbul sanat fuarından, bir koleksiyoner gözüyle,
kendi şahsi görüşlerimden bahsetmem gerekirse, maalesef çok etkilenmedim. Geçen seneki
fuar bence çok daha başarılıydı. Özellikle üst katı daha ticari, alt katı daha
ise sanatsal bulduğumu söyleyebilirim. Aklımda yer edecek kadar beni etkileyen işlerden kısa kısa bahsetmem gerekirse, üst katta Dirimart Galeri de çok
güzel bir Ramazan Bayrakoğlu işi vardı ve insanın baktıkça bakası geliyordu. Standın dış duvarında da Andreas Gursky'nin 400.000 euroya satılan Bangkok No.4 adlı işi vardı. Olcay Art’da Devrim Erbil hocanın İstanbul manzaralarını kendi tekniğiyle
resmettiği işler vardı. Değerli sanatçı Burhan Doğançay’ın olduğu bölümde
ressamın yeni işleri sanatseverlerin ilgisine sunulmuştu. Laurence Jenkell’in
bonbonlarıyla dolu pavyon, işlerin parlak kırmızı renkte olmaları sebebiyle
dikkat çekse de bana biraz ticari geldi. Her ebattan bonbonun yer alması bende
sanki sanat pavyonu değil de, hediyelik eşya dükkanı izlenimi yarattı. Seri üretime dönmüş sanat beni biraz itiyor. Ansen
yine geçen seneki gibi microbigslerden oluşan işlerini sergilemişti. Galeri Merkür'ün standında Ziya Tacir'in etkileyici bir fotoğrafı, Seçkin Pirim'in küçük bir duvar işi ve Ebru Döşekçi'nin parlak kırmızı bir heykeli vardı. Diğer bir
pavyonda bulunan Mehmet Güleryüz’ün diptik dev resmi belki alınacak eserler
arasındaydı ama onun haricindeki üst kattaki çoğu eser müzayedelerde ya da
galerilerde görülecek sıradanlıktaydılar.
Alt
kata gelince bu sene sevgili Oktay Duran, Art On galeri olarak yine çok güzel
bir sergi alanı oluşturmuştu. Konusunun en uzman isimlerinden biri olan Özlem
Ünsal’ın eserleri optimum bir şekilde yerleştirmesi sonucu; bir tarafta iç açan
renkleri ve sarhoş eden perspektifi ile Burcu Perçin’in fuarın ilk günü satılan
işi, bir tarafta gerçek mi fotoğraf mı, resim mi ayırt edemediğiniz bir Yahya
Bağçı işi, bir diğer tarafta ise Kemal Seyhan’ın defalarca boya üstüne boya
vurarak yaptığı kan kırmızı bir tuval işi pavyona girer girmez göz alıyordu.
Yahya Bağcı, yeni işlerinde evlerdeki vitrinlerin ya da gümüşlüklerin
fotoğraflarını çekip bu resimleri hiper realist bir teknikle tuvale aktararak
bambaşka bir seri oluşturmuş. Art On galerideki işi de dikey bir resim
olduğundan, belli bir mesafeden baktığınızda sanki evin bir duvarında bir
gümüşlük varmış etkisi yaratıyordu. Ben şahsen işçilikten de teknikten de çok
etkilendim.
Art ON Galerideki eserlerden bir kısmı. Soldan sağa, Burcu Perçin, Kemal Seyhan ve Ali Alışır.
Alt kattaki pavyonlardan biri de H.R. Giger, Yüksel Arslan ve
Ahmet Güneştekin’in eselerinin sergilendiği Mim Art galeriydi. Ahmet Güneştekin,
Antrepo 3 teki Yüzleşme isimli dev sergisinin yanı sıra son dönem işleri ile
Contemporary İstanbul’a da katılmış. Bir diğer sanatçı Giger ise (ünlü yönetmen
Ridley Scott’un, Alien’inin yaratıcısı) bir resim, üç küçük, bir de büyük
heykel ile Mim Art Galerinin duvarlarını süsledi. Mim Art Galeri’de en
beğendiğim işler ise, Fransa’da yaşayan değerli sanatçımız Yüksel Arslan’ın
kataloge işleriydi. Müzayedelere çok nadir çıkan, aranıldığı zaman kolay kolay
bulunamayan bu sanatçının güzel ve kataloge işlerini sanatseverlere sundukları
için Mim Art Galeri’yi tebrik etmek gerekir.
Sonuç olarak baktığımızda % 65 satış ortalaması yakaladığından bahsedilen Contemporary
İstanbul 2012, galerileri tatmin etmiş olabilir ama 2011 deki fuara kıyasla bir
koleksiyoner olarak beni çok tatmin etmedi. Hepsi diyemem ama birçok
sanatçının para eden işlerinin üretimini devam ettirdikleri bir fuardı bana
göre. 2013 de çok daha güzel bir fuar görmemiz dileğiyle, herkese sanat dolu
günler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder