13 Kasım 2015 Cuma

MUHTEŞEM YÜZYIL KÖSEM 

Geçtiğimiz yıllarda Muhteşem Yüzyıl dizisiyle büyük başarı elden yapımcı Timur Savcı, yeni dizisi Kösem Sultan ile dün evlerimize yeniden merhaba dedi. Tarih merakım yüzünden koyu bir izleyicisi olduğum Muhteşem Yüzyıl’ın yeni dizisi olan Kösem Sultan’da da aynı tadı aldığım için çok mutlu oldum. Timur Savcı, Osmanlı’nın gerçekten çok önemli dönemlerine parmak basıyor. Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan aşkını anlatırken, tarihi gerçeklere çok bağlı kalarak ve satır aralarında Anadolu’daki isyanlardan tutun da, evliyalara, dervişlere kadar değinen bir projeye imza atmıştı. Neticesinde çok okumayan, çok irdelemeyen insanlara bile, bir yandan aşkı anlatırken, diğer bir yandan bir tarih kitabı kadar olmasa bile o dönemin tarihini, kardeş savaşlarını, babanın evlada düşmesini, Osmanlı’daki iyi ve kötü uygulamaları anlatmış ve öğretmiş oldu. Bence Türk televizyonculuk tarihinin gelmiş geçmiş en iyi dizisi Muhteşem Yüzyıl’dır.

Muhteşem Yüzyıl Kösem ise, halefi gibi aynı hızda başladı. Kostümleri, dekorları, mekanları, oyunculukları, çekimleri ve hikayesi ile Muhteşem Yüzyıl’ı aratmayacağı kesin. Ben burada bilmeyenler için neden Kösem Sultan? Biraz onu anlatmaya çalışacağım.


Öncelikle Mahpeyker Kösem Sultan, Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en kudretli, en güçlü ve en uzun hüküm sürmüş kadın lideridir. Osmanlı’da kadınlar padişah olamadıkları için bir Kraliçe Elizabeth olamamıştır ama yaptıkları ve kararları ile, hiç de azımsanmayacak bir süre Osmanlı’nın tek hakimi olmuştur. Tam 6 padişahın devrinde hüküm sürmüştür ki, zaten 36 tane olan Osmanlı padişahları içerisinde bu sayı oldukça önemlidir. Sırasıyla eşi Sultan I.Ahmet, eşinin kardeşi I.Mustafa, üvey oğlu Genç Osman, kendi oğulları IV.Murat ve İbrahim ve torunu IV.Mehmed’in saltanatları sırasında neredeyse tek hakim şeklinde alınan kararlarda ve yapılan uygulamalarda söz sahibi olmuştur. 1603-1651 yılları arasında padişah kim olursa olsun, perde arkasındaki hükümdar, Mahpeyker Kösem Sultan’dır.

Osmanlı’yı, Avrupa’daki diğer krallıklardan ayıran en büyük özelliklerden biri de yönetim yapısındaki farklılıktır. Avrupa’daki herhangi bir krallıkta, baş hükümdar olan kraldan sonra, 2.sırada söz sahibi olan kişi kralın eşi olan kraliçedir. Oysa Osmanlı’da baş hükümdar olan padişahtan sonra, 2.sırada söz sahibi olan kişi padişahın annesi, valide sultandı. Padişahın eşleri anca evlatları saltanat koltuğuna oturursa söz sahibi olabilirlerdi. Mahpeyker Kösem Sultan, bu yapının tüm avantajlarından faydalanarak ve eşi I.Ahmed’in de genç ve kendisine delice aşık olmasının verdiği özgüvenle, eşinin döneminden başlayarak torununun dönemine kadar sadrazamlar, yeniçeriler, paşalar arasında etkin ve söz sahibi olmuştur.

I.Ahmed,14.padişahtır, 14 yaşında tahta çıkmış ve 14 sene tahtta kalmış, sonra da yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 28 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Bizler genç yaşında dünyadan göçmesine rağmen çok doğru kararlar alan ve Osmanlı’nın silkelenmesini sağlayan bu padişahın ismini köfteci, meydan vs isimlerinin önüne koysak da, I. Ahmed, Osmanlı’daki en önemli padişahlardan biridir.  Yaptığı en önemli ıslahat, dizide de ilk bölümde gösterilen, Fatih Sultan Mehmed’in koyduğu kardeş katli yasasını ortadan kaldırmaktı. Aslında kardeş ya da akraba katli, Fatih’ten çok önce, ta Osman Gazi döneminde bile olan ve uygulanan bir durumdu ki, Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi ölünce, liderlik için söz sahibi olmasın diye amcası Gündüz Alp’i öldürtmüştü ama yine de kanun haline getiren Fatih Sultan Mehmed’dir.

I.Ahmed’in kardeş katli yasasını kaldırma sebebi, gerçekten dizide de anlatıldığı gibi babası III. Mehmed’in tahta çıkar çıkmaz 19 kardeşini öldürtmesine ve saraydan minicik tabutlar çıkmasına tanık olmasındandır. Adil, yumuşak yürekli, akıllı ve kararlı bir padişah olan I.Ahmed, kardeş katlini kaldırtarak yaşça en büyük kardeşin ilk önce tahta çıkmasını kanunlaştırmıştır. Bu kanun ilk başta çok hümanist gelse de, bazı tarihçiler tarafından aslında Osmanlı’nın gerileyişini hızlandıran kanunlardan biri olduğu kabul edilir. Çünkü kardeşler birbirleri ile taht için kavga ederken, aslında en güçlü, en hin, en kurnaz, en stratejik kararlar alabilen, en soğukkanlı ve en sevilen-desteklenen kardeş diğerlerine baskın çıkıyor ve bir anlamda bileğinin ve aklının gücüyle diğerlerini bertaraf ediyor ve Devlet’i Aliye’yi yönetme hakkında sahip oluyordu.


I.Ahmed’den sonra kardeşler sırayla tahta geçtiklerinden aralarında basiretsiz ya da akıllı olmayanların da tahta çıkması, Osmanlı’ya güç ve zaman kaybettirmiştir olarak yorumlanmaktadır. Ben naçizane bu fikre hem katılıyorum, hem katılmıyorum. Her ne kadar Osmanlı tahtı, kanunen yasak olsa bile her an öldürülme korkusu yaşayan ve kafayı oynatan padişahlara (I.Mustafa, I.İbrahim) zaman zaman kalsa da bunların hükmü çok uzun sürmemiş, ama basiretsiz ya da eğlence hayatına düşkün olanlar, Osmanlı’nın bayağı bir geride kalmasına sebep olmuşlardır. Öte yandan Devlet-i Aliye’nin en büyük 2 hükümdarı, Fatih Sultan Mehmed ile Kanuni Sultan Süleyman’ın taht mücadelesi vermemesine rağmen yani mevcudun en güçlü ve en akıllı hükümdar adayı olduklarını kanıtlayamadan taht onlara altın tepside sunulmuş olmasına rağmen de yaptıkları ortadadır.  Biri İstanbul’u fethetmiş ve Osmanlı’yı imparatorluk haline getirmiş, diğeri de imparatorluğu döneminin en güçlü devleti haline getirmiştir. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğunun, tarihin sayfaları arasında yerini almasının sebebi sadece sultanlarının basiretsizliğine bağlanamaz çünkü 19-20 yüzyıllar tüm dünyada demokrasi, ve özgürlükler çağı olarak adlandırılır. Günümüzde de zaten monarşi, sadece birkaç ülkede o da sembolik olarak devam etmektedir. Yani kardeş katli devam etseydi de sonuç kaçınılmaz olacaktı, emin olun.

Kösem Sultan, eşi I.Ahmed’i genç yaşta kaybedince, mecburen I.Mustafa’nın tahta çıkmasına seyirci kaldı ama I.Mustafa’nın, zamanında öldürülme korkusu yaşaması sebebiyle psikolojisinin bozuk olmasını kullanarak, akli dengesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, 3 ay sonra tahttan indirtmiş yerine de üvey oğlu Genç Osman’ın çıkmasını sağlamıştır. Genç Osman’da tahta çıktığında oda babası I.Ahmed gibi 14 yaşındaydı. Atik, akıllı, sportmen ve doğru kararlar alan bir padişahtı ama yeniçerilerin başlarına buyruk olmaları yüzünden orduda ıslahat yapmak istemesi ve hacca gideceğini ifade etmesi üzerine (Osmanlı padişahlarının hacca gitmesi kanunen caiz değildi) yeniçeriler, Kösem Sultan’ın dolduruşa getirmesiyle sarayı bastılar ve 18 yaşına girmiş olan Genç Osman’ı Yedikule zindanlarına götürerek orada katlettiler. Yeniçeri o hızla tekrar I.Mustafa’yı tahta geçirdi, ama Kösem Sultan paşalarla yaptığı kulislerle I.Mustafa’yı yine 1 sene sonra tahttan indirtti ve eşi I.Ahmed’in ölümünden 5.5 sene geçmiş olmasına rağmen oğlu IV. Murad’ı 11 yaşında tahta geçirdi. Aslında Kösem Sultan'a kalsa eşi ölür ölmez oğlunu tahta geçirmek isterdi ama o zamanlar IV.Murat 5 yaşındaydı ve oğlunun çok küçük olması elini kolunu bağlıyordu.

IV.Murad, tahta geçtikten sonra 20 yaşına gelene kadar toplam 9 sene, İmparatorluğun tüm idaresi Kösem Sultan’ın elindeydi. Hatta oğlu IV. Murad, cariyelerle halvet edip onlardan birini gözde beller ve onun etkisinde kalarak kendi sözünü dinlemez diye oğlu yeter artık diyene kadar, IV.Murad’ı içoğlanlarıyla görüştürdü. IV. Murad’ın kadın yüzü görmesi ancak 20 yaşına gelip mutlak iradeyi eline almasıyla nasip oldu. IV.Murad, gözüpek ve akıllı bir padişahtı. Aldığı acımasız kararlarla imparatorluğun eski şaşalı günlerine dönmesine kesin gözüyle bakılıyordu ama, 1640 tarihinde 28 yaşındayken gut hastalığından vefat etmesi, yine devleti çalkantıya düşürdü.

Kösem Sultan bu sefer de diğer oğlu İbrahim’i tahta çıkarttı. İbrahim’de amcası I.Mustafa gibi oda hapsinde tutulmuş ve her an ölüm korkusuyla yaşamış ve bundan dolayı psikolojisi bozulmuş bir sultandı. Gergin, ürkek ve endişeli tavrı ülkeyi layığıyla yönetmesini engelliyordu. Kösem Sultan, İbrahim’in 8 yıllık saltanatı boyunca yine perde arkasından ülkeyi yönetti. Seferleri organize etti, yeniçerinin moralini yükseltti, paşaların çıkar çatışmalarını idare etti, bir padişahın yapması gereken ne varsa yaparak işlerin devamlılığını sağladı. Tüm gayretlerine rağmen, sadrazam Sofu Koca Ahmet Paşa, padişahın yetersizliğini öne sürerek fetva aldı ve İbrahim’i tahttan indirtti. Sultan İbrahim, tahttan indikten 11 gün sonra da katledildi.

Sultan İbrahim’den sonra, Osmanlı’da tahta çıkma yaşı iyice aşağı çekildi. Kösem Sultan’ın torunu ve İbrahim’in oğlu IV.Mehmed (Avcı Mehmed diye de bilinir) 1648 yılında 6 yaşında tahta çıktı. E hal böyle olunca yine devleti idare etme görevi Kösem Sultan’a kalıyordu ama artık bir rakibi vardı. Oğlu Sultan İbrahim’in eşi ve IV.Mehmed’in annesi Turhan Sultan.

Kösem Sultan, gelini Turhan Sultan’ın kendisi için bir tehdit olduğunu anlayınca torunu IV.Mehmed’i tahttan indirtip yerine daha uyumlu olduğu, Saliha Dilaşub Sultan’dan olma, yine aynı yaştaki bir diğer torunu olan II. Süleyman’ı tahta geçirmek istedi ama Turhan Sultan bu hamleleri önceden sezdi, 48 yıldır iktidarda söz sahibi, 20 yıl ise iktidarın tek hakimi olan Kösem Sultan’dan bıkmış ne kadar paşa, asker varsa etrafında topladı ve onlarında desteğiyle bir gece 120 kadar Zülüflü Baltacıya haremi bastırarak, haremin koridorlarında Kösem Sultan’ın vahşice katledilmesini sağladı.

Mahpeyker Kösem Sultanın Devlet-i Aliye tarihindeki yeri çok özel ve kıymetlidir. Kendisiyle benzer olarak addedilen, Hürrem, Nurbanu, Safiye, Turhan ve Gülnuş sultanların dönemlerine göre çok daha zor, çetin ve çalkantılı bir dönemde çok daha etkili bir siyaset izlemiştir. Diğerleri, eşleri ya da oğullarını etkileyerek söz sahibi olmaya çalışırken Kösem Sultan IV.Murat ve Sultan İbrahim dönemlerinde günahıyla-sevabıyla toplam 20 yıl bir fiil imparatorluğu yönetmiştir. Güçlü iktidarı, devletin tüm kademelerinde saygı görmüş ve haremden çıkan bir kadın olarak bu kadar çok sorumluluğun altına girmesi ve bunlardan da dönemin şartlarına göre layığıyla altından kalkması taktire şayandır.

Kösem Sultan’ın görkemli ve güçlü yaşamına karşın, üzücü ve trajik ölümü kadar, zenginliği ve yaptırdığı eserler de önemlidir. Devletin her yerinde onlarca kervansaray, köprü, çeşme, medrese ve mescit yaptırmıştır. Muazzam servetiyle bağışlar yapmış, imarethaneler açmıştır. Serveti o kadar fazlaydı ki, öldüğünde el koyulan hazinesi, devletin hazinesine eklenmiş ve o zamanlarda yaşanan para darlığı giderilmiştir.

İşte bu Osmanlı İmparatorluğu tarihinden fırtına gibi geçen, ülkeyi yöneten, padişahlara taht veren taht alan, savaşlara ve barışlara hükmeden, Devlet-i Aliye tarihinin en güçlü kadın şahsiyetini, belki de ismi öyle geçmese de tek kadın padişahını Beren Saat canlandıracak. Müthiş bir başlangıç yapan Muhteşem Yüzyıl Kösem ‘in gün geçtikçe daha çok kişiyi ekranlara mıhlayacağını ve Hülya Avşar’ın güzel oyunculuğuna Beren Saat’in de katılımıyla dizinin ikinci bir efsane olacağına eminim. Her ne kadar dizinin yapımcısından, kostümcüsüne, senaristinden, oyuncusuna kadar her şey dört dörtlük olsa da, ben burada yazdığım 3-5 satır yazıyla, Kösem Sultan’a biraz olsun daha dikkatinizi çekmeye çalıştım. Umarım sizde de merak uyandırmışımdır

Hepinize iyi seyirler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder